Egzama Tedavisinde Yeşil Erik

Yeşil erikler ortadan ikiye bölündükten sonra çekirdekleri çıkarılır. Sirke içerisinde 15 dakika kadar dinlendirilir. 15 dakikanın sonunda egzamalı bölgeler masaj yoluyla hafifçe ovulur. Bu losyon günde üç defa egzamalı bölgeye uygulanır. Egzama kuruyup yok oluncaya kadar bu işlem her gün tekrarlanır. Çok kısa sürede sonuç alınır.

Egzama Tedavisi İçin Eskilerden Bir Tarif

Şahtere otu ve kuzukulağı sirkeli suda kaynatıldıktan sonra iyice süzülür. Elde edilen bu karışım gün boyu dinlendirildikten sonra sabahları aç karnına bir bardak içilir. Aynı zamanda bu karışım papatya yağı ilave edilerek el ve ayak banyosu yapılır.

Bakımlı Eller İçin 10 Altın Kural

Yaşlılık emarelerinin yüzümüzden bile önce yerleştiği eller, soğuk kış günlerinde daha özel bir bakım istiyor. Dış etmenlerle en fazla temasta olan ellerimizin pürüzsüz görünmesini istiyorsanız soğuk havalarda eldiven, güneşte koruyucu krem kullanın. Yaşlanma emarelerine karşı da peeling ve dondurarak tedaviden yararlanın.

Sağlıklı Gıdalarla Beslenmek

"Ne yersek o oluruz" Yediğimiz ve içtiğimiz gıdalar vücudun bir parçasını oluşturur. Bu sebeple sağlıklı gıdalar ile beslenen kişi, sağlıklı bir vücuda, ne olduğu belirsiz gelişi güzel gıdalarla beslenen kişi sağlıksız bir vücuda sahip olur.

Hijyenin de Fazlası Zararlı

Endüstrileşmiş toplumlarda daha fazla görülmekte olan bebek ve çocuk egzaması son senelerde Türkiye’de de yaygınlaştığı, bunun en önemli nedenlerinin başında hem alerjenlerin hem de hijyene verilen önemin artmasının geldiği bildirildi.

17 Aralık 2012 Pazartesi

Çam Terebentin Saçları Uzatıyor

saç bakımı
Buhar distilasyon metodu ile elde edilen çam terebentin düzenli kullanımda saçları uzatıcı özelliği ile bilinir.

Çam terebentin badem, ceviz ve fındık yağı gibi saç bakımı amacıyla kullanılan bir esanstır. Saçı besleyen çam terebentin tüm aktarlarda bulunur. Saç köklerini besleyen bu madde dökülmeyi de gözle görülür oranda azaltır.

Sağlık amaçlı da kullanılabilmektedir. Iık bir bardak su içerisine 1-2 damla koymak kaydıyla kullanılabilir.

Çam terebentinin kullanımı oldukça basittir. 200 ml. şampuan şişesine 20-25 damla kadar konulup çalkalanır. Bu sayede her banyo sırasında ekstra emek istemez. Ufak şişelerde satılsa da şampuana katılarak kullanıldığı için uzun süre dayanıklıdır.

Çam terebentin kullanırken dikkat edilmesi gereken nokta gözle temas edilmemesidir. Bu nedenle göze şampuan kaçmamasına dikkat edilmelidir.

Saçlarım Niçin Uzamıyor


Bir çok medikal yöntem, ilaç, doğal kür denediniz fakat yine de saçlarınız uzamamakta inatçı mı davranıyor? Durun, belki de saçlarınızın uzamamasının nedeni bakımla alakalı değildir.
Lhx2 isimli bir genin aktivasyonu saçların uzamasına sebep oluyor. İsveç Umea Üniversitesi'nden Leif Carlsson ve ekibinin yaptığı araştırma PLoS Genetics isimli dergide yayınlandı.

Saçlar ısı döngüsü, fiziksel korunma, mevsimsel kamuflaj ve sosyal etkileşimler gibi konularda önemli rol oynar. Saç, saç köklerinde oluşur ve bu karmaşık minik organlar saç derisinin altında bulunurlar. Anne karnındaki gelişim evresinde saç kökleri oluşur ve hayat boyunca devamlı olarak uzamaya devam eder. Saçların uzunluğu büyüme evresine göre değişkenlik gösterebilir. Örneğin saç dibinden ucuna kadar ulaşması seneler alabilir.

Büyüme evresinden sonra saçların duraklama evresi gelir. Bu evrede saç kökleri dinlenmeye çekilir. Bunun nedeni tam olarak bilinemese de, saçların mevsimlere uyumu nedeniyle gerçekleştiği düşünülmektedir.

Araştırmada Leif Carlsson Lhx2'nin saç oluşumundaki önemini ortaya çıkardı. Lhx2 geni saç köklerinin gelişim döneminde aktifken duraklama evresinde pasif haline dönüyor. Bilim adamları bu genin saç oluşumunda etkili olduğunu ve Lhx2 geninin aktif olmadığı saç köklerinin üretim yapamadığını belirtiyor. Yani bu gen aktif olmadığı takdirde kişide saç uzaması duruyor.

7 Aralık 2012 Cuma

Egzama Tedavisi


Egzama tedavisinde yapılan en büyük yanlışlardan biri egzamanın yalnızca bir cilt hastalığı olduğunun sanılmasıdır. Halbuki egzama bir cilt ve bağışıklık sistemi hastalığıdır. Doktorların vermiş olduğu ilaçlar yalnızca ciltteki belirtileri tedavi etmeye içindir. Bu ilaçlar geçici olarak bir çözüm sağlamakta ve egzama iyileşmektedir. Fakat bir süre sonra egzamanın kaynağının tedavi edilmemesinden ötürü egzama daha da fazla etkili olarak geri gelmektedir. Egzamanın tamamen iyileşmesi için sadece belirtilerinin değil kaynağının da tedavi edilmesi gerekir.

Egzamanın insan hayatını negatif yönde etkileyen bir çok etkisi vardır. Bunlar ;
·         Kızarmış ve acı veren cilt
·         Şiddetli kaşıntı
·         Rahatsız edici görüntü

Şiddetli egzamanın yukarıdaki belirtilerini taşıyorsanız bile sizlere aşağıda önereceğim kitap sayesinde egzamanızdan kurtulacaksınız.

Kitabı incelemek için buraya tıklayın



5 Aralık 2012 Çarşamba

Kilo Verdiren Öneriler


kilo verdiren öneriler
1.D Vitamini ve Kalsiyum İçeren Besinler Tüketin.
Gün içinde en az 2 öğününüzde D vitamini ve kalsiyum içeren besinler tüketin. Bu 2 besin öğesinin beraber bulunduğu besin grubu da süt ve türevleri. Kas ve kemik gelişiminin yanı sıra kilo vermek içinde yardımcı oluyorlar.

2.Bol Posa Alın
Her gün en az 20 gram posa almaya çalışın. Posalı yiyecekler tokluk hissini artırırken kilo vermeye de destek oluyorlar. Örneğin 1 orta boy elma yiyerek 3.3gr, 12 adet kiraz yiyerek 1.5gr posa almış oluyoruz.

3.Faydalı Yağlardan Destek Alın
Fındık, avakado, balık, ceviz, ayçiçek yağı, mısırözü yağı, keten tohumu omega-3 ve omega-6 dan zengin besinlerdir. Her gün toplamda 4 porsiyon kadar tüketilmesi sağlıklı bir beslenme için faydalıdır.

4.Her Gün En Az 2 Litre Su İçin
Su tüketimi kilo kaybını üç şekilde sağlamaktadır. Birincisi su yediğimiz yiyeceklerin sindirilmesi için lüzumludur, sağlık problemi olmayan ve 2lt.den az su içenlerin kilo kaybı daha az olmaktadır. İkincisi ise su eklem hareketlerini kolaylaştırdığı için kilo vermeyi hızlandırır. Üçüncüsü ise fazla ödemin atılmasını sağladığı için total kiloyu etkileyecektir.

5.Düzenli Olarak Yeşil Çay İçin
En çok yeşil çayda bulunan kateşin adı verilen antioksidan maddenin kilo kaybını hızlandırdığı ve özellikle bayanların en büyük problemi olan karın bölgesindeki yağlanmayı azalttığı araştırmalarca desteklenmekte. Ayrıca yeşil çayın metabolizmayı da hızlandırdığı bilinen bir gerçek. Günde 2-3 fincan yeşil çay tüketmeyi unutmayın. Eğer tansiyon veya mide sorununuz yoksa içerisine ekleyeceğiniz limon suyu da kateşinin etkisini artıracak, böylelikle kilo kaybını da hızlandıracaktır. 

6.Yemeğe önce salata ile başlayın
Çok az yağ ilave edilmiş salata ile öğüne başlamak tokluk hissinizi artıracağından diğer yemekleri daha az yemenize neden olacaktır.

7.Yemeklerinize Baharat Katın
Baharatların metabolizmayı hızlandırması kilo kaybınızı etkileyecektir. Her gün bir tatlı kaşığı kadar tüketilen kırmızı biber metabolizmayı % 23 artırmaktadır.

Nemlendirici Saç Bakım Maskeleri

Kuru Saçlar İçin Nemlendirici Saç Maskesi 
Malzemeler
Yarım su bardağı saf zeytinyağı
10 damla limon 
Yarım su bardağı saf zeytinyağına 10 damla limon sıkarak hazırladığınız karışımı tüm saçınıza dipten uca kadar uygulayın. Yarım saat beklettikten sonra ılık suyla 1 defa şampuanlayarak yıkayın. 

Yağlı Saçlar İçin Nemlendirici Saç Maskesi 
Malzemeler
Yarım su bardağı su
Yarım su bardağı elma sirkesi 
Yarım su bardağı su ve elma sirkesini karıştırarak tüm saçınıza dipten uca kadar uygulayın. Yarım saat beklettikten sonra ılık suyla 1 defa şampuanlayarak yıkayın. 

Yıpranmış Saçlar İçin Nemlendirici Saç Maskesi 
Malzemeler
Yarım su bardağı badem yağı
2 yumurta sarısı
10 damla limon 
Tüm malzemeleri karıştırın. Hazırladığınız karışımı tüm saçınıza dipten uca kadar uygulayın. Yarım saat beklettikten sonra ılık suyla 1 defa şampuanlayarak yıkayın. 

Kış Aylarında Saç Bakımı


Güzelliğin ve bakımın en önemli belirtisi olan saçlarınıza ne kadar önem gösteriyorsunuz?
Yaz boyunca özellikle deniz, havuz ve güneş sebebiyle yıpranan ve kırılan saçlarınızı hava koşullarının daha da ağırlaştığı kış aylarına hazırladınız mı?

Saçlarım Sağlıkla Parlasın Diyorsanız

•Saçınızı çok sık yıkamayın. Çok fazla yıkamak saçı kurutur, kırılarak yıpranmasına neden olur. 3 günde bir yıkamak büyük şehir yaşamanın kirli havasında mecburidir. Temiz bir çevrede yaşama imkanınız varsa saçınızı 5 günde bir yıkayabilirsiniz.
• Yağlı ve kepekli bir saçınız varsa saçınızı 2 günde bir yıkamanız tavsiye edilir. 
• Saç dipleri ve saç üzerinde yer alan asit ve koruyucu lipit tabakayı erittiği için saçınızı çok sıcak suyla yıkamayın. Saçınızı Ilık su ile yıkamayı tercih edin. 
• Saç kurutma makinesi ile saçınızı çok yüksek sıcaklıklarda kurulamayın. Yüksek sıcaklık, fön çekmek ve aşırı sıcak maşalarla saçı şekillendirmek zararlıdır. 
• Saçınızı çok gergin bağlayan ağır toka ve taçlar kullanmayın. Bu şekilde kullandığınız toka ve taçlar saçlarınızın köklerinden çekilmesine ve kopmasına sebep olur. 
• Saçınızı sabunla yıkamayın. Sabun alkali içerdiği için cildi kurutarak mantar ve bakteri üretimine sebep olur.  
• Şampuanınızı saçlı deri tipinize (normal, kuru, yağlı) göre seçin. 
• Saçınızda sedef, egzema gibi özel bir hastalığınız varsa ya da dökülme gibi bir problem yaşıyorsanız dermatoloğunuzun önereceği kükürt ve katran içeren; mantar ve bakterilere karşı koruyucu özelliği olan ilaçlı şampuanları kullanın. 
• Saçınız çok kuruysa 10 günde bir maske uygulayın. 
• Saç dökülmeniz yoğunsa saçınızı beslemek için dermatoloji uzmanınızın önerdiği biotin, çinko, selenyum, metionin, E, B, D vitaminlerini içeren takviye ilaçları kullanın. 

4 Aralık 2012 Salı

Sivilceye Dikkat

sivilce tedavisi yöntemleri

Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesi Deri ve Zührevi Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hilmi Cevdet Altınyazar, genellikle ergenlik dönemlerinde meydana geldiği için bir hastalık olarak görülmeyen sivilcenin zamanında tedavi edilmemesi halinde ciltte kalıcı izlere sebep olabileceğini söyledi.

Altınyazar, yapmış olduğu açıklamada, sivilcenin ergenlik dönemlerinde en sık görülen hastalıklarından biri olduğunu ve ergenlerin yaklaşık % 80'inin bu rahatsızlıktan muzdarip olduğunu sözlerine ekledi. Sivilceden etkilenenlerin % 40'ının tedaviye ihtiyaç duyduğunu ifade eden Altınyazar, ''Hastalık en sık 12-18 yaş aralığında görülmesine karşın, 20'li ve 30'lu yaşlarda da görülebilmektedir'' dedi.

Altınyazar, gençlerin önemli sağlık problemlerinden sivilcenin ergenlik döneminde stres kaynağı olduğunu vurgulayarak, şunları ifade etti.

''Sivilce iki açıdan önemli bir hastalıktır. İlki, ergenlik dönemindeki genç insanlarda stres kaynağıdır. Genç, sivilceleri sebebiyle kendini toplumdan soyutlayıp, içine kapanık bir hal alabilir. İkincisi ise ileri sivilce formlarının ciltte oluşturduğu kalıcı izlerdir. Bu izlerin tedavisi oldukça zordur ve hasta bunları ömür boyu taşımak zorunda kalabilir. Sivilce tedavisi erken dönemde daha kolaydır ve tedavi işlemine iz oluşmadan başlanması gerekir. Sivilce için halk arasında 'ergenlik sonrasında zaten kendiliğinden düzelir' denilerek, tedavi edilmesine gerek olmadığına inanılmaktadır. Oysa sivilcede bir hastalıktır ve tedavi için mutlaka doktora gidilmesi gerekir.''

Sivilcenin çevresel faktörlerden ve diğer hastalıklardan da etkilendiğine dikkati çeken Altınyazar, özellikle kişinin yaşamış olduğu stresin sivilcenin artmasında önemli etkiye sahip olduğunu, kadınlarda hormon bozuklukları, steroid içeren ilaçların kullanılması, sporcular tarafından aşırı dozajda kullanılan bazı kas geliştirici ilaçların da sivilce sebebi olabildiğini söyledi.

Yağlı kuru yemiş ve atıştırmalıkların sivilceyi çoğalttığı yönündeki görüşün halk arasında yaygın olduğunu aktaran Altınyazar, şunları söyledi;
''Sivilce oluşumunda rol alan cilt yağı üretimi, genetik ve hormonal etki altındadır ve bunda yiyeceklerin direkt bir tesiri yoktur. Ara sıra yenen kuru yemişin bir zararı bulunmamaktadır.  Fakat beslenme sadece kuru yemiş tarzında yiyecekler ile olursa o zaman sorunlar başlayabilir. Hastalarımıza özel bir rejim vermemekteyiz, ancak sağlıklı beslenmeyi tüm hastalarımız gibi sivilce problemi yaşayan hastalarımıza da önermekteyiz.”

Sivilcenin tedavi edilebilen bir hastalık olduğunu, ancak tedavide kullanılan ilaçların etkilerinin haftalar sonra ortaya çıktığını söyleyen Altınyazar, bunun da hemen netice almak isteyen gençlerde sıkıntı oluşturduğunu, iyi bir hasta-doktor diyaloğu ve uygun bir tedavi ile gençlerin bu zor dönemi daha rahat atlatabileceğini sözlerine ekledi.