Egzama Tedavisinde Yeşil Erik

Yeşil erikler ortadan ikiye bölündükten sonra çekirdekleri çıkarılır. Sirke içerisinde 15 dakika kadar dinlendirilir. 15 dakikanın sonunda egzamalı bölgeler masaj yoluyla hafifçe ovulur. Bu losyon günde üç defa egzamalı bölgeye uygulanır. Egzama kuruyup yok oluncaya kadar bu işlem her gün tekrarlanır. Çok kısa sürede sonuç alınır.

Egzama Tedavisi İçin Eskilerden Bir Tarif

Şahtere otu ve kuzukulağı sirkeli suda kaynatıldıktan sonra iyice süzülür. Elde edilen bu karışım gün boyu dinlendirildikten sonra sabahları aç karnına bir bardak içilir. Aynı zamanda bu karışım papatya yağı ilave edilerek el ve ayak banyosu yapılır.

Bakımlı Eller İçin 10 Altın Kural

Yaşlılık emarelerinin yüzümüzden bile önce yerleştiği eller, soğuk kış günlerinde daha özel bir bakım istiyor. Dış etmenlerle en fazla temasta olan ellerimizin pürüzsüz görünmesini istiyorsanız soğuk havalarda eldiven, güneşte koruyucu krem kullanın. Yaşlanma emarelerine karşı da peeling ve dondurarak tedaviden yararlanın.

Sağlıklı Gıdalarla Beslenmek

"Ne yersek o oluruz" Yediğimiz ve içtiğimiz gıdalar vücudun bir parçasını oluşturur. Bu sebeple sağlıklı gıdalar ile beslenen kişi, sağlıklı bir vücuda, ne olduğu belirsiz gelişi güzel gıdalarla beslenen kişi sağlıksız bir vücuda sahip olur.

Hijyenin de Fazlası Zararlı

Endüstrileşmiş toplumlarda daha fazla görülmekte olan bebek ve çocuk egzaması son senelerde Türkiye’de de yaygınlaştığı, bunun en önemli nedenlerinin başında hem alerjenlerin hem de hijyene verilen önemin artmasının geldiği bildirildi.

17 Aralık 2012 Pazartesi

Çam Terebentin Saçları Uzatıyor

saç bakımı
Buhar distilasyon metodu ile elde edilen çam terebentin düzenli kullanımda saçları uzatıcı özelliği ile bilinir.

Çam terebentin badem, ceviz ve fındık yağı gibi saç bakımı amacıyla kullanılan bir esanstır. Saçı besleyen çam terebentin tüm aktarlarda bulunur. Saç köklerini besleyen bu madde dökülmeyi de gözle görülür oranda azaltır.

Sağlık amaçlı da kullanılabilmektedir. Iık bir bardak su içerisine 1-2 damla koymak kaydıyla kullanılabilir.

Çam terebentinin kullanımı oldukça basittir. 200 ml. şampuan şişesine 20-25 damla kadar konulup çalkalanır. Bu sayede her banyo sırasında ekstra emek istemez. Ufak şişelerde satılsa da şampuana katılarak kullanıldığı için uzun süre dayanıklıdır.

Çam terebentin kullanırken dikkat edilmesi gereken nokta gözle temas edilmemesidir. Bu nedenle göze şampuan kaçmamasına dikkat edilmelidir.

Saçlarım Niçin Uzamıyor


Bir çok medikal yöntem, ilaç, doğal kür denediniz fakat yine de saçlarınız uzamamakta inatçı mı davranıyor? Durun, belki de saçlarınızın uzamamasının nedeni bakımla alakalı değildir.
Lhx2 isimli bir genin aktivasyonu saçların uzamasına sebep oluyor. İsveç Umea Üniversitesi'nden Leif Carlsson ve ekibinin yaptığı araştırma PLoS Genetics isimli dergide yayınlandı.

Saçlar ısı döngüsü, fiziksel korunma, mevsimsel kamuflaj ve sosyal etkileşimler gibi konularda önemli rol oynar. Saç, saç köklerinde oluşur ve bu karmaşık minik organlar saç derisinin altında bulunurlar. Anne karnındaki gelişim evresinde saç kökleri oluşur ve hayat boyunca devamlı olarak uzamaya devam eder. Saçların uzunluğu büyüme evresine göre değişkenlik gösterebilir. Örneğin saç dibinden ucuna kadar ulaşması seneler alabilir.

Büyüme evresinden sonra saçların duraklama evresi gelir. Bu evrede saç kökleri dinlenmeye çekilir. Bunun nedeni tam olarak bilinemese de, saçların mevsimlere uyumu nedeniyle gerçekleştiği düşünülmektedir.

Araştırmada Leif Carlsson Lhx2'nin saç oluşumundaki önemini ortaya çıkardı. Lhx2 geni saç köklerinin gelişim döneminde aktifken duraklama evresinde pasif haline dönüyor. Bilim adamları bu genin saç oluşumunda etkili olduğunu ve Lhx2 geninin aktif olmadığı saç köklerinin üretim yapamadığını belirtiyor. Yani bu gen aktif olmadığı takdirde kişide saç uzaması duruyor.

7 Aralık 2012 Cuma

Egzama Tedavisi


Egzama tedavisinde yapılan en büyük yanlışlardan biri egzamanın yalnızca bir cilt hastalığı olduğunun sanılmasıdır. Halbuki egzama bir cilt ve bağışıklık sistemi hastalığıdır. Doktorların vermiş olduğu ilaçlar yalnızca ciltteki belirtileri tedavi etmeye içindir. Bu ilaçlar geçici olarak bir çözüm sağlamakta ve egzama iyileşmektedir. Fakat bir süre sonra egzamanın kaynağının tedavi edilmemesinden ötürü egzama daha da fazla etkili olarak geri gelmektedir. Egzamanın tamamen iyileşmesi için sadece belirtilerinin değil kaynağının da tedavi edilmesi gerekir.

Egzamanın insan hayatını negatif yönde etkileyen bir çok etkisi vardır. Bunlar ;
·         Kızarmış ve acı veren cilt
·         Şiddetli kaşıntı
·         Rahatsız edici görüntü

Şiddetli egzamanın yukarıdaki belirtilerini taşıyorsanız bile sizlere aşağıda önereceğim kitap sayesinde egzamanızdan kurtulacaksınız.

Kitabı incelemek için buraya tıklayın



5 Aralık 2012 Çarşamba

Kilo Verdiren Öneriler


kilo verdiren öneriler
1.D Vitamini ve Kalsiyum İçeren Besinler Tüketin.
Gün içinde en az 2 öğününüzde D vitamini ve kalsiyum içeren besinler tüketin. Bu 2 besin öğesinin beraber bulunduğu besin grubu da süt ve türevleri. Kas ve kemik gelişiminin yanı sıra kilo vermek içinde yardımcı oluyorlar.

2.Bol Posa Alın
Her gün en az 20 gram posa almaya çalışın. Posalı yiyecekler tokluk hissini artırırken kilo vermeye de destek oluyorlar. Örneğin 1 orta boy elma yiyerek 3.3gr, 12 adet kiraz yiyerek 1.5gr posa almış oluyoruz.

3.Faydalı Yağlardan Destek Alın
Fındık, avakado, balık, ceviz, ayçiçek yağı, mısırözü yağı, keten tohumu omega-3 ve omega-6 dan zengin besinlerdir. Her gün toplamda 4 porsiyon kadar tüketilmesi sağlıklı bir beslenme için faydalıdır.

4.Her Gün En Az 2 Litre Su İçin
Su tüketimi kilo kaybını üç şekilde sağlamaktadır. Birincisi su yediğimiz yiyeceklerin sindirilmesi için lüzumludur, sağlık problemi olmayan ve 2lt.den az su içenlerin kilo kaybı daha az olmaktadır. İkincisi ise su eklem hareketlerini kolaylaştırdığı için kilo vermeyi hızlandırır. Üçüncüsü ise fazla ödemin atılmasını sağladığı için total kiloyu etkileyecektir.

5.Düzenli Olarak Yeşil Çay İçin
En çok yeşil çayda bulunan kateşin adı verilen antioksidan maddenin kilo kaybını hızlandırdığı ve özellikle bayanların en büyük problemi olan karın bölgesindeki yağlanmayı azalttığı araştırmalarca desteklenmekte. Ayrıca yeşil çayın metabolizmayı da hızlandırdığı bilinen bir gerçek. Günde 2-3 fincan yeşil çay tüketmeyi unutmayın. Eğer tansiyon veya mide sorununuz yoksa içerisine ekleyeceğiniz limon suyu da kateşinin etkisini artıracak, böylelikle kilo kaybını da hızlandıracaktır. 

6.Yemeğe önce salata ile başlayın
Çok az yağ ilave edilmiş salata ile öğüne başlamak tokluk hissinizi artıracağından diğer yemekleri daha az yemenize neden olacaktır.

7.Yemeklerinize Baharat Katın
Baharatların metabolizmayı hızlandırması kilo kaybınızı etkileyecektir. Her gün bir tatlı kaşığı kadar tüketilen kırmızı biber metabolizmayı % 23 artırmaktadır.

Nemlendirici Saç Bakım Maskeleri

Kuru Saçlar İçin Nemlendirici Saç Maskesi 
Malzemeler
Yarım su bardağı saf zeytinyağı
10 damla limon 
Yarım su bardağı saf zeytinyağına 10 damla limon sıkarak hazırladığınız karışımı tüm saçınıza dipten uca kadar uygulayın. Yarım saat beklettikten sonra ılık suyla 1 defa şampuanlayarak yıkayın. 

Yağlı Saçlar İçin Nemlendirici Saç Maskesi 
Malzemeler
Yarım su bardağı su
Yarım su bardağı elma sirkesi 
Yarım su bardağı su ve elma sirkesini karıştırarak tüm saçınıza dipten uca kadar uygulayın. Yarım saat beklettikten sonra ılık suyla 1 defa şampuanlayarak yıkayın. 

Yıpranmış Saçlar İçin Nemlendirici Saç Maskesi 
Malzemeler
Yarım su bardağı badem yağı
2 yumurta sarısı
10 damla limon 
Tüm malzemeleri karıştırın. Hazırladığınız karışımı tüm saçınıza dipten uca kadar uygulayın. Yarım saat beklettikten sonra ılık suyla 1 defa şampuanlayarak yıkayın. 

Kış Aylarında Saç Bakımı


Güzelliğin ve bakımın en önemli belirtisi olan saçlarınıza ne kadar önem gösteriyorsunuz?
Yaz boyunca özellikle deniz, havuz ve güneş sebebiyle yıpranan ve kırılan saçlarınızı hava koşullarının daha da ağırlaştığı kış aylarına hazırladınız mı?

Saçlarım Sağlıkla Parlasın Diyorsanız

•Saçınızı çok sık yıkamayın. Çok fazla yıkamak saçı kurutur, kırılarak yıpranmasına neden olur. 3 günde bir yıkamak büyük şehir yaşamanın kirli havasında mecburidir. Temiz bir çevrede yaşama imkanınız varsa saçınızı 5 günde bir yıkayabilirsiniz.
• Yağlı ve kepekli bir saçınız varsa saçınızı 2 günde bir yıkamanız tavsiye edilir. 
• Saç dipleri ve saç üzerinde yer alan asit ve koruyucu lipit tabakayı erittiği için saçınızı çok sıcak suyla yıkamayın. Saçınızı Ilık su ile yıkamayı tercih edin. 
• Saç kurutma makinesi ile saçınızı çok yüksek sıcaklıklarda kurulamayın. Yüksek sıcaklık, fön çekmek ve aşırı sıcak maşalarla saçı şekillendirmek zararlıdır. 
• Saçınızı çok gergin bağlayan ağır toka ve taçlar kullanmayın. Bu şekilde kullandığınız toka ve taçlar saçlarınızın köklerinden çekilmesine ve kopmasına sebep olur. 
• Saçınızı sabunla yıkamayın. Sabun alkali içerdiği için cildi kurutarak mantar ve bakteri üretimine sebep olur.  
• Şampuanınızı saçlı deri tipinize (normal, kuru, yağlı) göre seçin. 
• Saçınızda sedef, egzema gibi özel bir hastalığınız varsa ya da dökülme gibi bir problem yaşıyorsanız dermatoloğunuzun önereceği kükürt ve katran içeren; mantar ve bakterilere karşı koruyucu özelliği olan ilaçlı şampuanları kullanın. 
• Saçınız çok kuruysa 10 günde bir maske uygulayın. 
• Saç dökülmeniz yoğunsa saçınızı beslemek için dermatoloji uzmanınızın önerdiği biotin, çinko, selenyum, metionin, E, B, D vitaminlerini içeren takviye ilaçları kullanın. 

4 Aralık 2012 Salı

Sivilceye Dikkat

sivilce tedavisi yöntemleri

Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesi Deri ve Zührevi Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hilmi Cevdet Altınyazar, genellikle ergenlik dönemlerinde meydana geldiği için bir hastalık olarak görülmeyen sivilcenin zamanında tedavi edilmemesi halinde ciltte kalıcı izlere sebep olabileceğini söyledi.

Altınyazar, yapmış olduğu açıklamada, sivilcenin ergenlik dönemlerinde en sık görülen hastalıklarından biri olduğunu ve ergenlerin yaklaşık % 80'inin bu rahatsızlıktan muzdarip olduğunu sözlerine ekledi. Sivilceden etkilenenlerin % 40'ının tedaviye ihtiyaç duyduğunu ifade eden Altınyazar, ''Hastalık en sık 12-18 yaş aralığında görülmesine karşın, 20'li ve 30'lu yaşlarda da görülebilmektedir'' dedi.

Altınyazar, gençlerin önemli sağlık problemlerinden sivilcenin ergenlik döneminde stres kaynağı olduğunu vurgulayarak, şunları ifade etti.

''Sivilce iki açıdan önemli bir hastalıktır. İlki, ergenlik dönemindeki genç insanlarda stres kaynağıdır. Genç, sivilceleri sebebiyle kendini toplumdan soyutlayıp, içine kapanık bir hal alabilir. İkincisi ise ileri sivilce formlarının ciltte oluşturduğu kalıcı izlerdir. Bu izlerin tedavisi oldukça zordur ve hasta bunları ömür boyu taşımak zorunda kalabilir. Sivilce tedavisi erken dönemde daha kolaydır ve tedavi işlemine iz oluşmadan başlanması gerekir. Sivilce için halk arasında 'ergenlik sonrasında zaten kendiliğinden düzelir' denilerek, tedavi edilmesine gerek olmadığına inanılmaktadır. Oysa sivilcede bir hastalıktır ve tedavi için mutlaka doktora gidilmesi gerekir.''

Sivilcenin çevresel faktörlerden ve diğer hastalıklardan da etkilendiğine dikkati çeken Altınyazar, özellikle kişinin yaşamış olduğu stresin sivilcenin artmasında önemli etkiye sahip olduğunu, kadınlarda hormon bozuklukları, steroid içeren ilaçların kullanılması, sporcular tarafından aşırı dozajda kullanılan bazı kas geliştirici ilaçların da sivilce sebebi olabildiğini söyledi.

Yağlı kuru yemiş ve atıştırmalıkların sivilceyi çoğalttığı yönündeki görüşün halk arasında yaygın olduğunu aktaran Altınyazar, şunları söyledi;
''Sivilce oluşumunda rol alan cilt yağı üretimi, genetik ve hormonal etki altındadır ve bunda yiyeceklerin direkt bir tesiri yoktur. Ara sıra yenen kuru yemişin bir zararı bulunmamaktadır.  Fakat beslenme sadece kuru yemiş tarzında yiyecekler ile olursa o zaman sorunlar başlayabilir. Hastalarımıza özel bir rejim vermemekteyiz, ancak sağlıklı beslenmeyi tüm hastalarımız gibi sivilce problemi yaşayan hastalarımıza da önermekteyiz.”

Sivilcenin tedavi edilebilen bir hastalık olduğunu, ancak tedavide kullanılan ilaçların etkilerinin haftalar sonra ortaya çıktığını söyleyen Altınyazar, bunun da hemen netice almak isteyen gençlerde sıkıntı oluşturduğunu, iyi bir hasta-doktor diyaloğu ve uygun bir tedavi ile gençlerin bu zor dönemi daha rahat atlatabileceğini sözlerine ekledi.

3 Aralık 2012 Pazartesi

Hemoroide Dikkat


basur tedavisi
Sürekli olarak katı gıdalarla besleniyor ve sürekli kabızlık problemi yaşıyorsanız Hemoroid (basur) problemine yakalanma olasılığınız oldukça yüksek demektir.
Uzmanlar, günümüzdeki en yaygın rahatsızlıklardan birisi olarak belirttikleri Hemoroid (basur)in, sadece ileri yaşlarda değil, her yaşta görülebildiğine dikkat çekiyorlar.
Rahatlıkla paylaşılabilen bir hastalık olmadığı için kişi bu durumda genelde doktora gitmekten kaçınır.
Tuvalette geçirilen huzursuz saatler, oturup-kalkarken, hareket ederken duyulan rahatsızlık hayatı negatif yönde etkiler.
“Suya oturmak” gibi tavsiye edilen doğal yöntemler ise işe yaramadığı gibi, bu yöntemleri daimi olarak uygulamak da pek mümkün değildir.
Gerekli önlemi almamakla, Hemoroid tedavisi (basur tedavisi)  için geç kalmış olur ve daha da ilerlemesine neden olursunuz
Hemoroid tedavisi (basur tedavisi) ne yardımcı formül için tıklayınız.

30 Kasım 2012 Cuma

Kepekten Kurtulmanın Yolları


saçlarda kepek sorunu

Kepek dünya üzerindeki birçok insanın rahatsız olduğu ve kurtulmak için türlü çözümler aradığı bir problemdir.
Beyaz döküntüler şeklinde kıyafetlerin üzerinde ve saçların aralarında kendini gösteren bu problem genelde kaşıntıyı da beraberinde getirir. Rahatsızlık yaratsa da aslında kepekten kurtulmak zannedildiği kadar da zor değildir.


Kepekten Kurtulmanın Yolları
·         Saçınızı düzenli olarak şampuanla yıkayın. Kepeğe karşı etkili şampuanlar kepekten kurtulmanız için en kolay çözümlerden biridir. Bu şampuanlar saçınızı temizler, saç derinizin dengesini korur ve yağlanmasını önleyerek döküntüleri azaltır ve sonlandırır.
·         Gün ışığı oldukça mühimdir. İnsan derisi bazı vitaminleri üretmek için gün ışığına ihtiyaç duyar ve saç derimiz de bu konuda oldukça duyarlıdır. Her gün aldığınız kısa süreli gün ışığı bile saç deriniz için yeterli olacaktır.
·         Saçlarınızı şekillendirmek için kullandığınız ürünleri bırakın veya kullanım sıklığını azaltın. Jöle, sprey ve köpük gibi ürünler saç derinizi negatif yönde etkileyerek kepek oluşmasına sebep olmaktadır.
·         Muntazam olarak egzersiz yapın ve dengeli beslenmeye ihtimam gösterin. Sağlığınız için olduğu kadar vücudunuzun dengeli bir biçimde çalışmasını da sağlayacak olan egzersiz ve beslenme kepekten korunmanız için oldukça mühimdir.
·         Doğal ürünler ve yöntemler kepeği önlemede oldukça tesirlidir. Örneğin çay çiçeği yağı içeren şampuanlar veya öğünlerinizde yeteri kadar çinko minerali almak kepeğin önlenmesinde size yardımcı olacaktır.
·         Özel olarak kepeğe karşı üretilen şampuanlar da oldukça faydalıdır. Kimyasal içeriği olan şampuanlar muntazaman kullanıldığında kepeği tamamen ortadan kaldırabilmektedir. Fakat saç tipinize ve cilt tipinize göre doğru şampuanı seçmek çok daha mühimdir. Zira size en uygun şampuanı bulamadığınız takdirde kepek sorununuz daha da artabilir.

Saç Dökülmesi Nasıl Tedavi Edilir


saç dökülmesi
Saç dökülmenizin normalden daha fazla olduğunu düşünüyorsanız doktora başvurun. Doktorunuz sizden ilk önce kan tahlili isteyecektir. Bu sayede anemi olup olmadığınızı tespit edecektir. Eğer aneminiz varsa demir, çinko takviyeleri ile saç dökülmesinin önüne geçmenizi sağlayacaktır. Bunun dışında saç analizi cihazlarıyla yapılan kontrollerle saç mezoterapisi, ozon tedavisi uygulanabilir

Şayet tedaviye geç kalınmış ise saç ekimi yöntemine başvurulabilir. Saç ekimi yapıldığında kişinin ekilen saçları bir daha dökülmez. Uzman kişiler tarafından yapılan saç ekimlerinde 
kesinlikle iz kalmaz. Fut ve Fue metotları ile saç ekimi yapılmaktadır. Fut metodunda enseden alınan saçlar parça halinde dökülmüş olan bölgeye ekilir. Fue metodunda ise yine enseden alınan saçlar tek tek dökülmüş olan bölgeye ekilir. Hangi metodun uygulanacağına hastanın durumuna göre doktor karar vermektedir. Saç ekiminde kesinlikle uzman ekibin hijyenik şartlara uyması gerekmektedir. Saç ekimi yaptıracak olan hasta bu kıstasa çok dikkat etmelidir. Saç ekimi işlemi lokal anestezi altında yapılmaktadır. Küçük bir operasyon olduğu için kişiyi günlük rutin yaşamından alıkoymamaktadır.

Tedavi sonrasında ise kendinizi garantiye almak için rutin olarak saç dökülmenizin durumunu hesaplayarak sağlıklı saçlara sahip olabilirsiniz. Saç ekiminde ise durumunuza göre kaç greft (verici bölgeden çıkartılarak saçsız bölgeye nakledilmek için hazır olan saç kökleri) saça ihtiyacınız olduğunu hesaplayıp ona göre doktorunuza danışabilirsiniz.

Saç Dökülmesine Karşı Önlemler


saç dökülmesi nedenleri
* Öncelikle zengin bir beslenme programına sahip olunmalıdır. Beslenmenizde vitamin ve mineral dengesi koruyun. Biotin, çinko ve demir yönünden zengin gıda takviyeleri alın.
* Saç dökülmesi takip edilmelidir. Banyodan çıktıktan sonra saç tellerinizi kontrol edin.
* Saç tipinize uygun olmayan saç 
bakım ürünleri ve 
kozmetik ürünlerini kullanmayın.
* Tiroid hastalığınız olup olmadığını hekime başvurarak kontrol ettirin.
* Protein miktarı yüksek bir diyet yaptığınıza emin olun.
* Yan etkisi saç dökülmesi olan ilaçları kullanmayın.
* Kadınsanız adet kanamalarında aşırı kan kaybetmeniz durumunda kan yapıcı besinler yemelisiniz.
* Mantar hastalığınız olup olmadığını kontrol ettirin.
* Kronik bir hastalığınız varsa sürekli kontrol altında tutun.
* Saç dökülmesini çeşitli araçlarla hesaplayabilir ve durumunuzu analiz edebilirsiniz.

Saç Dökülmesi Nedir


saç dökülmesi çözümü
Saç tellerimiz zaman içinde incelir, zayıflar ve kopmaya başlar. Saçımızdan günde 50-100 saç telininin dökülmesi normal sayılmaktadır. Fakat bu sayı arttığında saç dökülmesi problemi ile karşı karşıyayız demektir. Banyodan çıktıktan sonra veya yastığınızda kalan saç tellerine bakarak saç dökülmeleriniz de artış olup olmadığını fark edebilirsiniz.

Saç dökülmesi erkeklerde veya kadınlarda tedbir alınmadığı takdirde psikolojik olarak problem yaratan bir durum olabilir. Bu sebeple hangi tip saç dökülmesi yaşadığınızı uzmandan yardım alarak tespit etmeniz gerekmektedir. Genel anlamda 3 çeşit saç dökülmesi vardır: Erkek tipi saç dökülmesi, kadın tipi saç dökülmesi ve tüm kafa bölgesinde oluşan saç dökülmeleri. Erkek tipi saç dökülmesi
testosteron hormonunun aktive ettiği androjen hormonunun fazlalığından olabilir. Kişinin başının ön kısmındaki saçları seyrekleşmeye başlar. Erkeklerde saç dökülme oranı %80 civarındadır. Kadın tipi saç dökülmesinde ise stres, 
menopoz ve hormonal değişimler gibi etmenlerle olmaktadır. Tüm kafa bölgesindeki saç dökülmeleri ise kansızlık, vitaminsizlik, hatalı beslenme, çinko, biotin ve demir eksikliği, stres, tiroid hastalıklarından, çeşitli saç hastalıkları gibi etmenler tetiklemektedir. Hangi tip saç dökülmesi yaşadığınızı tespit etmek için kendinizi dinlemeniz yeterlidir.

Saçlarımız Neden Kırlaşıyor


saç kırlaşması
Aniden griye dönen veya yavaş yavaş kırlaşan saçların nedenini biliyor musunuz
Bu konuda çalışmalar yürüten araştırmacılar, saçların kırlaşmasının nedeni olarak bir dizi kimyasal reaksiyon zincirini gösteriyor. Bu reaksiyonlar neticesinde saç teli içten dışa doğru beyazlıyor.

Bu süreç, katalaz ismiyle bilinen enzimin seviyesindeki azalma ile başlıyor. Katalaz azlığı nedeniyle saçın doğasında bulunan hidrojen peroksit parçalanamaz. Hidrojen peroksidin oluşturduğu hasarı onaracak enzimlerin az olması halinde ise saçlar kırlaşır.

Uzmanlar bu reaksiyonu durduracak çözümler sayesinde saçların kırlaşmasının önlenebileceğini düşünüyor.

Doğal Yollardan Saç Rengi Açma


Saçınızın renginizi açmak, ışıltılı ve parıltılı saçlara kavuşmak için natürel yöntemleri yeğleyebilirsiniz. İşte doğal yöntemlerle renk açmak için kullanacağınız maddeler ve kullanım şekilleri

saç bakımı
Papatya

Halk arasında en çok bilinen saç açıcı bitkilerden olan papatya özellikle solgun sarı saçlar için son derece tesirlidir. Haftada bir kere saç uçlarınızı papatya çayı ile yıkamak saçlarınızın parlamasını sağlar.

Yarım fincan papatya çiçeğini 6 fincan kaynar suya ekleyin ve yarım saat kadar demlenmesini bekleyin. Hazırladığımız papatya çayı soğuduktan sonra hafif nemli saçınıza uygulayın. Başınızı küvetin içerisinde tutarak çayın rahatça akmasını sağlayın. Yarım saat kadar bekletmeniz yeterlidir. Daha sonra saçınızı bol su ile yıkayın.


saç bakımı 
Limon

Saç renginizi limon ile de açabilir ve daha aydınlık, ışıltılı saçlara sahip olabilirsiniz. Daha tesirli bir netice almak için taze sıkılmış limon suyu kullanmanızı tavsiye ederim.

Bire üç ölçüsünde limon suyu ve suyu karıştırın. Bir sprey şişesine karışımı dökün ve saçınıza sıkın. Bu karışımı güneşli günlerde kullanmanızı tavsiye ederim. Limonun faydalı olabilmesi için ısı gerekmektedir. Limon suyu sıktıktan sonra mutlaka saç bakımınızı yapın yoksa saçlarınız kuruyabilir.




Bal
saç bakımı

Balın içinde tabii yollarla bulunmakta olan hidrojen peroksit maddesi saç renginizin doğal yollarlar açılmasını sağlar.

Yarım fincan saç kreminin içine 3/4 fincan bal ekleyin. Nemli saça bu karışımı sürün ve plastik bone ile kapatın. 8 saat kadar bekleyin ve daha sonra saçınızı yıkayın.

27 Kasım 2012 Salı

Hemoroid Tedavisinde Cerrahi Yöntemler


basur tedavisi
50 yaş dolaylarındaki her iki kişiden birinde ortaya çıkabilen hemoroid (basur) derecesine göre ameliyatlı ya da ameliyatsız tedavi ediliyor. Prof. Dr. Korhan Taviloğlu, cerrahi metotlar hakkında detaylı bilgiler verdi.

1.Bant veya Boğma Girişimi
Boğma tedavisi ekseriyetle birinci ve ikinci derecedeki hemoroidlerin (basur) tedavisinde yeğlenen bir metot. Bu işlem bayanların saçlarına takmış olduğu tokaya benzer bir lastiğin anoskop denilen ve makat içerisine sokulan ışıklı bir aletle lastik tokayı kaydırarak yerleştirilmesi işlemi. Böylelikle o hemoroid (basur) damarı boğulmuş olur. Boğma tedavisinin bir seansında ortalama iki basur memesi bağlanmaktadır. 
Başarı oranı: Boğma işlemi sonrasında hastaların ortalama olarak yüzde 80-90’ında yakınmaların düzeldiği görülmektedir.
Komplikasyonları: Kanama (% 3), enfeksiyon (% 0.1) ve dış basurların pıhtılaşması (% 1.5) görülebilir.                                                                        
 
Kime yapılmaz: Kan sulandırıcı ilaç kullananlara yapılmaz. İşlemden   8-10 gün önce bu tür ilaçlar kesilmelidir.               
 
Tekrarlama oranı: Beş sene içerisinde hemoroid tekrarlama oranı % 50 civarında. Tekrar boğma tedavisiyle sorun çözülebilir. Hastaların ancak yüzde 10’una ameliyat gerekmektedir.
 

2. İnfrared Koagülasyon
İnfrared (kırmızı ışık) adı verilen değişik dalga boyundaki lazer ışınıyla damarlar küçültülür. Hemoroid   memesini söndürme temeline dayanır. Bu teknolojide, ucunda teflon bir polimer olan, 15 voltluk tungsten-halojen lambası infrared ışığını üretir. Bu nedenle infrared koagülasyon (IRC) aynı zamanda ‘ameliyatsız lazerle hemoroid tedavisi’ veya ‘muayenehanede lazerle hemoroid tedavisi’ olarak da anılmaktadır. Kolaylıkla lokal anestezi altında muayenehane koşullarında yapılabilmektedir.  
Avantajı: Çok yüksek ısı vermediğinden, dokuda çürümeye yol açmaz. Gebelerde ve kalp pili olan hastaların  birinci derecede hemoroidlerinde  (basur)  problemsiz olarak uygulanabilmektedir.  Ağrı yaratmaz.
Dezavantajı: İkinci ve üçüncü derecede hemoroidlerde (basur) fazla başarılı değildir.   
 
Kime yapılmaz: Kan sulandırıcı ilaç kullananlara yapılmaz. İşlemden 10 gün kadar önce bu tür ilaçlar kesilmelidir.               
 
Tekrarlama oranı: 5 yıl içerisinde % 50-60 civarında tekrarlama görülür ve yeniden infrared koagülasyonla problem çözülebilir.
 

3.Bipolar Koagülasyon
Bu tedavi metodu ile hemoroide (basur) sebep olan kan damarları bipolar elektrik akımıyla (BICAP) yakılır. Birinci ve ikinci derecede hemoroidler (basur) için uygulanır. 

4.Skleroterapi
Makat bölgesine, kireç oluşturan fenol, kini üre veya sodyum moruat türünden bir kimyevi madde enjekte edilir. Hemoroid memesini besleyen toplar damarlarda kireç oluşumu sağlanarak, orada yeni bir damar şişmesi, çatlaması ve genişlemesi engellenir. Uygulama sonrasında 48 saat boyunca devam eden ağrı olur. Enjeksiyon sırasında kimyasal madde, hemoroid (basur) yanındaki sağlam dokuya kaçarsa, orada ülser veya çürümeye ve nadiren  de Fournier Gangreni’ne neden olabilir. Eskiden hemoroid (basur) tedavisinde  skleroterapi yaygın olarak kullanılmasına rağmen, günümüzde boğma tedavisi ve infrared koagülasyon daha fazla tercih ediliyor.

AMELiYAT UYGULAMALARI

1. Klasik ameliyat teknikleri
Milligan Morgan, Ferguson ve Whitehead ameliyatları: Prensipte hemoroid (basur) memelerinin;  makas, bıçak, monopolar elektrokoter, bipolar koter, ligasure ya da ultracision türünde damar kapatma cihazları veya lazerle kesilerek çıkarılmasını amaçlar. Operasyon sırasında makatın genişletilmesi ya da  ‘anal dilatasyon’ işlemi özellikle üçüncü derecede hemoroidlerde (basur) belirgin bir rahatlama sağlar.

2. Lateral internal sfinkterotomi
Makat içi basıncı düşürmek amacıyla makat iç kasının kesilmesi işlemidir. Operasyon sonrasındaki geç dönemde dışkı veya gaz kaçırma (inkontinens) komplikasyonu görülebilmektedir.

3. Lazer yöntemi
CO2, Argon, NdYag, Diod lazerler bu maksatla kullanılabilir. Bu metodun değişik çalışmalarda, ağrı ve tekrar etme oranları yönünden klasik metottan çok fazla farklılığı olmadığı belirtilmiştir.

4. Longo yöntemi
Bu metotta makat dışında bir yara oluşmaz. Operasyon makat derisine oranla tamamen sinir ağından daha fakir bir bölge olan makatın içinde gerçekleştirilir, bu da operasyon sonrasındaki ağrı duyusunu azaltır. Tek kullanımlık bir alet yardımıyla hemoroid (basur) memelerini yukarı doğru çeker ve iç hemoroid (basur) memelerinin dışarı doğru sarkması engellenir.

Hastalar Nasıl Beslenmeli
Hem hemoroidden (basur) korunmada, hem de  hastalığın alevlenme döneminde  rahat etmek için uygun bir  diyet yöntemi ile beslenmek çok mühimdir. Hemoroid (basur) hastalarının yoğun şekilde dışkı yumuşatıcı (laksatif) ilaçlar kullandıkları gözlemlenir. Dışkı yumuşatıcı ilaçlar kullanmak yerine, günde 2 litre su içmek, bol lifli ve doğal bir beslenme yöntemi tercih edilmelidir. 20-50 yaş grubundaki kişilerin diyetlerindeki günlük lif miktarı, erkeklerde ortalama 40 gram, kadınlarda 25 gram olmalıdır. Tahıl, bakliyat, soya fasulyesi, arpa, buğday, sebze ve meyvelerin dengeli şekilde alınması bağırsak hareketlerini artırır ve kabızlıkla mücadelede çok faydalıdır. Hemoroidli (basur) hastaların baharatlı gıdalar, çay, kahve ve asitli içeceklerden uzak durması gerekmektedir.

Hemoroid Tedavileri Hakkında


basur tedavisi
Hemoroid (basur), anüs ve rektum çevresinde bulunan damarların normalden daha fazla şişmesi ile ortaya çıkar. İki türlü hemoroid (basur) vardır. İç hemoroid (basur) ve dış hemoroid (basur). Hemoroid (basur) rahatsızlığının sebebi bilimsel olarak açıklanmasa da bazı kestirimler var. Uzun süreli olarak ayakta durmak, beslenme alışkanlıkları, dışkılama dengesizliği, uzun süreli yaşanan kabızlık, hamilelik, dışkılama esnasında fazla ıkınma, ağır yük kaldırmak gibi.

Hemoroid (basur) hastalığının belirtilerinden bahsetmek gerekirse; dışkılama sırasında kanama, dışkılama sırasında makattan dışarı çıkan damarların olması, makatın sık sık kaşınması, ağrı, oluşan şişliğe dokunulduğu zaman ağrının hissedilmesi bu işaretlerin bazılarındandır.

Hemoroid (basur) hastalığının tedavisi için birtakım metotlar vardır.

Doktor kontrolünde ameliyatsız tedavi olarak bu hastalıktan kurtulabilirsiniz
Tuvalete çıkma alışkanlığınızı düzene sokmak hemoroid (basur) rahatsızlığından kurtulmanıza faydalı olur.
Tuvalet sonrasında hijyenik olmalısınız
Elinizden geldiği kadar posalı yiyecekler tüketin ve günde en az 5-10 bardak su tüketin
Her gün en az 10 dakika ılık suyun içerisine oturun
Krem kullanmak faydalı olabilir. Fakat şunu ifade edebilirim ki bu geçici bir tedavidir.
Kan akışını ve şişen damarları düzene sokan bazı ilaçları kullanabilirsiniz. Ancak bu ilaçları doktor tavsiyesi ile kullanmanızda yarar var.

Bunlarında dışında uygulanan bazı tedavi metotları da var. Lastik bant, enjeksiyon tedavisi ve ameliyat ile de hemoroid (basur) rahatsızlığında kurtulabilirsiniz. Ancak bunlar mutlaka doktor nezdinde olmalıdır.

Hemoroid Tedavisi


basur
Durağan geçen bir yaşam, mesleki sebepler ve kalıtsal yatkınlık hemoroide (basur) sebep olan en mühim etmenler.
Toplumda çok fazla görülmesine karşın, gizli saklı yaşanan bir rahatsızlık hemoroid (basur ). Hareketsiz yaşama, mesleki sebepler ve kalıtsal yatkınlık hemoroide (basur) sebep olan en önemli nedenler. Toplumun % 5’inde görülmekte olan ve yaşam kalitesini negatif yönde etkileyen hemoroid (basur) hastalığının çeşitli evrelerde tedavisi mümkün. Anadolu Sağlık Merkezi Genel Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Kemal Raşa ve Op. Dr. Ayhan Erdemir hemoroid (basur) sebepleri, belirtileri ve tedavi metotlara hakkında bilgi verdi.

Kalın barsağın rektum adı verilen son bölümü ile anüsün bileşim bölgesindeki toplardamarların “varisi” olarak tanımlanan hemoroid (basur) özellikle 45 ile 65 yaş arasında ortaya çıkmaka. Kadın ve erkeklerde denk oranda görülmektedir. Kabızlık, özellikle gebelik olmak üzere karın içi basıncının arttığı haller, spordan uzak ve hareketsiz bir yaşam, mesleki sebepler ve kalıtsal yatkınlık hemoroide (basur) sebep olan başlıca nedenler arasında yer almaktadır. Hemoroid (basur) bazı insanlarda hiçbir işaret vermezken, bazı hastaların yaşam kalitelerini etkiliyor, hatta günlük yaşamlarını rahat bir şekilde sürdürmelerine engel olmaktadır.

Ülkemizde her 100 kişiden 5’inin yaşam kalitesini negatif yönde etkileyen hemoroidde (basur), başka tüm hastalıklarda olduğu gibi rahatsızlık ortaya çıkar çıkmaz doktora başvurmak ehemmiyet taşıyor. Bu hem Hemoroid (basur) teşhisinden emin olmak, hem de etkili ve kolay tedavi metotlarının uygulanabilmesi için gerekiyor. Anadolu Sağlık Merkezi Genel Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Kemal Raşa, hemoroid (basur) emarelerinin başka ve daha önemli hastalıkların habercisi olabileceğini belirterek şunları söyledi:

Hemoroid (basur) hastalığının sebep olmuş olduğu kanama ve ele gelen şişlik gibi belirtilerin değişik hastalıklarda da oluşabileceğini aklımızda tutmamız gerekmektedir. Başta anal fissür adı verilen makatta çatlak olmak üzere, birçok iyi huylu hastalık dışkılama esnasında kanamaya sebep olabiliyor. Ayrıca, kalın barsakta yer alan tümörlerin de ilk belirtisi kanama olabilmektedir. Bu sebeple, kişinin bilinen hemoroid (basur) hastalığı olsa bile, makattan kan gelmesi hallerinde kesinlikle doktora başvurulması ve diğer ihtimallerin dışlanması gerekiyor.”

 Ağrı ve ele gelen şişlik hemoroidin (basur) en önemli işaretleridir. Ayrıca dışkılama esnasında kanama olması da klasik işaretlerdendir. Dışarı doğru sarkmış ve kendiliğinden içeri girmeyen hemoroid (basur) pakelerinin yarattığı makat çevresinde nemlenme, ıslaklık hissi ve kaşıntı da öteki işaretler arasında yer alır. Hemoroid, bazı kişilerde hiçbir belirtiye sebep olmazken, bazı hastalarda yaşam kalitelerini anlamlı olarak kötüleştiren, hatta günlük yaşamlarını devam ettirememelerine sebep olan şiddette belirtiler göstermektedir. Hemoroid (basur) teşhisini koyabilmek için öncelikle hastanın doktora başvurması gerekir. Birçok hasta kulaktan dolma bilgiler ve arkadaşlarına önerilen ilaçlarla tedavisine kendi başlıyor. Bu sebeple de birçok anal fissür hastası kendi kendine hemoroid (basur) tedavisine başlayarak, erken evredeki tıbbi tedavi opsiyonunu kaybediyor ve çatlağı kronikleştikten sonra doktora başvuruyor. Ayrıca birçok kanser hastasının tanısı da, kendi kendine uygulanan hemoroid (basur) tedavisi nedeniyle gecikebiliyor.

Doktora gitmeyi engelleyen noktalardan biri, muayenenin rektal yoldan yapılması. Ancak “rektal tuşe” olarak isimlendirilen parmakla muayene gerçekten çok önemli. Sonuçta, hemoroid (basur) için temel teşhis metodu öykü ve fizik muayenedir.  Eğer ayırıcı teşhis de zorluk varsa endoskopik görüntüleme metotlarını da kullanmak gerekiyor.

Lifli besin ve su tüketimi artırılmalı
Hemoroidde (basur) iyileştirme planı hastalığın evresine göre belirleniyor. Lif ve su tüketiminin çoğaltılması, kabızlık probleminin ortadan kaldırılmasına yönelik ilaç tedavisinden sonra, tıbbi tedaviye yanıt vermeyen veya hastalığı bir müddet sonra tekrarlayan hastalarda cerrahi metotlara başvuruluyor.

Hemoroid (basur) teşhisinin konulma safhasında hastalığın evresi de belirlenir ve tedavi buna göre biçimlendiriliyor. Evre I hastalarda ekseriyetle koruyucu tedbirler olarak ifade ettiğimiz, lif ve su tüketiminin çoğaltılması, dışkılama için zaman ayrılması ve kabızlığı artıran gıdaların tüketilmesinden kaçınılması tavsiye ediliyor. Kabızlık problemi olan hastalarda bu halin ortadan kaldırılmasına yönelik ilaçlar da tedaviye ekleniyor. Evre II ve III hastalarda ise koruyucu ve kabızlık önleyici önlemlerin dışında, bu hastalığa yönelik tıbbi tedavinin başlatılması gerekmektedir. Tıbbi tedaviye cevap vermeyen veya bir süre iyi seyrettikten sonra nükseden hastalarda ise cerrahi tedavi uygulanıyor. Evre 4 olarak tanımladığımız hastalarda ise, hastanın ilaç ile tedavisinde başarı şansı az olduğundan, cerrahi tedavi tercih ediliyor. Ayrıca, tıbbi tedaviye rağmen sürekli kanaması olan hastalarda da cerrahi seçeneğin düşünülmesi gerekiyor.

İleri evre hemoroidlerde (basur) hastaların sadece % 5-10’una cerrahi tedavi gerekebiliyor. Faka operasyondan sonra özellikle ağrı ve kanama olduğunda, uzun süre iş kaybı problem yaratabiliyor. Op. Dr. Ayhan Erdemir hemoroid (basur) tedavisinde uygulanan cerrahi metotlar hakkında ise şunları söyledi:

Tıbbi tedaviye cevap vermeyen veya kısa zaman içinde nükseden Evre 3-4 hastalarda uyguladığımız hemoroid (basur) operasyonlarının birçok türü bulunuyor. Hangi hastada hangi operasyonun daha yararlı olacağını, hastanın hikayesi ve muayene neticeleri belirliyor. Doktorun şahsi deneyimi ile tercihi ve kullanılacak teknolojinin o merkezde olup olmaması da çok önemli. Hastaların sadece % 5-10’una cerrahi operasyon gerekiyor. Yakınmaların cerrahi olmayan metotlarla giderilemediği ve ileri derecede dışarı sarkmanın olduğu durumlarda cerrahi tedavi tercih edilmektedir. Ayrıca ülser, fissür, fistül veya geniş deri takıntılarının hemoroide (basur) eşlik ettiği hastalarda da cerrahi eksizyon, yani organın tamamının ya da bir parçasının çıkarılıp alınması tercih edilir. Özellikle ağrı, kanama gibi komplikasyonlar ve uzun süre iş kaybı da cerrahi tedaviyi tercih etmemize sebep olmaktadır. Seneler boyunca hastalara uygulanan cerrahi metotların hepsi hemoroidlerin (basur) kan akımını azaltmak, fazla hemoroidal dokuyu uzaklaştırmak ve kalan mukoza ile derinin alttaki dokulara sabitlenmesi gibi birkaç ilke temelinde gerçekleştirilmiştir. İleri evre hemoroidlerde (basur) etkin bir tedavi metodu olan ve Klasik Hemoroidektomi adını verdiğimiz metotta, gerektiğinde açık veya kapalı cerrahi eksizyon, yani hemoroid (basur) dokusunun çıkarılması sonrası kalan mukozanın tam veya kısmi kapatılmasıdır.

26 Kasım 2012 Pazartesi

Hemoroid


basur tedavisi
Birçok insan, muayenesinden çekindiği için hemoroidi (basur) gizli saklı yaşıyor. Cerrahide geliştirilen yeni metotlar, artık hemoroid (basur)operasyonlarının daha kolay bir şekilde yapılmasını sağlıyor
Modern yaşamın getirmiş olduğu hareketsiz yaşam ve yanlış beslenmenin sebep olduğu hemoroid (basur), toplumumuzun üçte birinde görülüyor. Birçok hasta, muayenenin rektal yoldan yapılması sebebiyle doktora gitmekten kaçınıyor. Hastalık çoğu zaman bu sebeple tedavi edilemeden gizli saklı yaşanıyor. Cerrahide yaşanan gelişmeler, artık hemoroid (basur) operasyonlarının daha kolay bir şekilde yapılabilmesine olanak sağlıyor. Anadolu Sağlık Merkezi’nden genel cerrahi uzmanları Dr. Ayhan Erdemir ve Dr. Kemal Raşa, hemoroid (basur) operasyonlarını daha kolaylaştıran “ligasure yöntemi”yle ilgili bilgi verdi.

Tedavide hastanın hikâyesi önemli
Hemoroid (basur) rahatsızlığı için çok sayıda tıbbi ve cerrahi tedavi seçeneği var. Hasta için en uygun tedaviye karar verirken hastanın hikâyesi ve fizik muayene bulguları büyük ehemmiyet taşıyor. Bu kararı verirken hastanın önceliklerini de göz önünde bulundurmak ve kararı hasta ile birlikte vermek gerekiyor.
 
Operasyonda kullanılacak tekniği belirlerken ağrısız, güvenli olmasının da aralarında yer aldığı unsurlara dikkat ettiklerini, buna göre son senelerde iki metodun öne çıktığını söyleyen Anadolu Sağlık Merkezi’nden Genel Cerrahi Uzmanı Dr. Ayhan Erdemir şunları söyledi: 

“En uygun seçeneğin operasyon olduğuna karar verdiğimiz ileri evre hemoroid (basur) hastalarında operasyon metodunu belirlerken hedeflediğimiz unsurlar ameliyatın etkin, güvenli, en az yan etkiye ve tekrarlama oranına sahip olmasıdır. Tüm bu hedeflerimizi karşılaması sebebiyle de son yıllarda en yoğun kullanmış olduğumuz iki metot stapler (Longo) hemoroidopeksi ve Ligasure ile hemoroidektomidir.”

Ligasure tekniğinin, diğer tekniklere göre bazı avantajları bulunduğuna dikkat çeken Anadolu Sağlık Merkezi’nden Genel Cerrahi Uzmanı Dr. Kemal Raşa da, bu avanajları şöyle sıraladı:  
  • Operasyon müddeti daha kısadır. Klasik metotları kullandığımızda ameliyat 30-45 dakika sürerken, bu yöntemde süre 10 - 15 dakikaya düşmüştür 
  • Kanama riski diğer operasyonlara göre çok daha azdır. 
  • Ameliyat sonrasında hissedilen ağrı, başka metotlara göre % 40 - 50 oranında daha azdır.
  • Dikiş kullanılmadığı için hastalarda operasyon sonrasında batma gibi şikayetler daha az görülür. 
  • Hastanede kalış süresi daha kısadır. 
  • Operasyon sonrasında işe dönüş süresi daha kısadır.
  • Nadiren de  olsa klasik operasyonlardan sonra gelişen makatta ıslaklık hissi, gazı veya dışkıyı hissedememe gibi yan etkiler bu operasyon tekniğinde görülmemektedir.
  • Maliyet klasik operasyonlara karşılaştırılabilecek seviyededir ve stapler (Longo) hemoroidopeksiden daha düşüktür.


Sonuçta ileri evre hemoroid (basur) hastalarının operasyonlarını güncel teknoloji ve yöntemleri kullanarak artık daha etkin, daha güvenli ve ihmal edilebilecek düzeyde düşük tekrarlama oranlarıyla gerçekleştirebiliyoruz. Bu operasyonlar çok daha kısa sürüyor, daha az yan tesire sebep oluyor, daha kısa süreli hastanede kalmayı ve daha çabuk iş başına dönmeyi sağlayabiliyor.

Hemoroid Kabusuna Son


basur tedavisi
Duyarlı bir bölge olması sebebiyle makat ve çevresindeki şikayetler ciddi sorunlar yaratabilir. Hastalar bu problemlerini pek konuşmak istemedikleri ve çekindikleri için genellikle doktora çok geç başvururlar. Toplumumuzda sık rastlanan makat çevresindeki şikayetler tek başına görülebildiği gibi farklı hastalıkların da habercisi olabilir.

Hemoroid yaşamınızı çekilmez kılabilir

Hemoroidler, anal kanalın üst kesiminde genişlemiş damar yumaklarıdır. Halk arasında basur veya mayasıl olarak da bilinmektedir.  Makattan kan gelmesi, makatta ağrı ve ele gelen şişlik, akıntı, makatta ıslaklık hissi ve kaşıntı ile hastalık kendini gösterebilir. İç ve dış hemoroidler olarak ikiye ayrılır. Zaman içerisinde anal kanalda yerleşen genişlemiş toplardamar yumakları makatın dışına doğru çıkarak kendini gösterir.


Hemoroide yol açan nedenler;

•    Bağırsak alışkanlığının değişmesi (bir kabız, bir 
ishal )
•    Gebelik ve doğum
•    Hareketsiz 
hayat tarzı
•    Bazı 
spor etkinlikleri ( ata binmek, bisiklet sürmek )
•    Çeşitli meslek grupları ( şoförler, pilotlar )
•    Alkol alışkanlığı
•    Pelvik bölgede yerleşen tümörler
•    Kalın bağırsak kanseri

Tanı ve tedavide erken davranın

Rektal kanama şikayeti ile gelen hastalara rektoskopi önerilir. Kırk yaş ve üstündeki hastalarda kabızlık şikayeti varsa ve yapılan anal muayenede hemoroid görülürse mutlaka kolonoskopik tetkik tavsiye edilmektedir. Her zaman, altta yatan bir kalın barsak tümörü olup olmadığı araştırılmalıdır. Unutulmamalıdır ki hemoroid tek başına kalın barsak kanserinin işareti olabilir.

Makattan kan gelmesini hafife almayın

Kalın bağırsak kanserinin erken safhada belirlenmesi çok önemlidir. Bu nedenle makattan kan gelmesi, dışkıya kan bulaşması, dışkılama alışkanlıklarında değişiklik, dışkının incelmesi, karın ağrısı, halsizlik, yorgunluk ve izah edilemeyen kilo kaybı gibi şikayetleriniz varsa zaman geçirmeden doktora başvurmalısınız.

Tuvalete gitmeyi ertelemeyin

Bir insanın günde 1 ya da 2 kez büyük tuvalete gitmesi normaldir. Bunun için bağırsak terbiyesi çok önemlidir “İşyerime geç kaldım”, “Tuvaletler kirli” gibi nedenlerle tuvalet gereksinimi ertelenmemelidir. Beynin, her gün büyük tuvalet ihtiyacı komutu vermesi için de kişinin bağırsak terbiyesi yapması faydalı olur.  Bunun için en uygun zaman sabah kahvaltısından sonradır.